Üniversitemizden, Ülkemizin Yüksek Teknoloji Üretme Kabiliyetine Tam Destek
TÜBİTAK 1004 Mükemmeliyet Merkezi Destek Programı, yüksek teknoloji içeren ithal ürünler yerine uluslararası pazarda rekabet edebilecek yerli ürünlerin, yüksek teknoloji platformları ile geliştirilmesini hedeflenmekle birlikte bu kapsamda Üniversitemiz; PAN-TER, AQUA ve KUANTAY adlı Yüksek Teknoloji Platformu’na dâhil olma başarısı göstermiştir.
Ulusal hedef ve politikalar kapsamında belirlenen öncelikli alanlarda izlenebilir hedefleri olan, bilimsei nitelikli, ticarileşme potansiyeli yüksek araştırma programlarının desteklendiği Yüksek Teknoloji Platformları’nda yerini alan Üniversitemiz gerek araştırma altyapısı gerekse akademik bilgi ve tecrübesi ile “Millî ve Yerli Üretim” için sorumluluk alarak Araştırma Programı Yürütücü Kuruluş (APYK) olarak Ar-Ge çalışmalarına devam etmektedir.
Akademisyenlerimizin yürütücülüğünü yaptığı bu platformlardan;
• PAN-TER; önemli kanser türlerinde kullanılacak ilaç çalışmaları için yerli iki monoklonal antikor ve kanser tanı kitinin elde edilmesini,
• AQUA; su ürünlerinde son teknoloji genomik tekniklerin kullanıldığı yenilikçi ve sürdürülebilir uygulamaların gerçekleştirilmesini,
• KUANTAY; Kuantum Çağlayan Lazerlerin, yerli ve milli olarak üretilmesini hedeflenmektedir.
Üniversitemiz, Millî ve Yerli Üretim İçin Sorumluluk Üstlendi
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları kapsamında; Üniversitemiz İlaç ve Farmasötik Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. F. Sena SEZEN’in PAN-TER Platformu APYK Yürütücüsü olduğu projesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitü Müdürü Prof. Dr. İlhan ALTINOK’un AQUA Platformu APYK Yürütücüsü olduğu projesi ve Mühendislik Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’un KUANTAY Platformu APYK Yürütücüsü olduğu projesi desteklenmeye hak kazandı.
Rektörümüz Prof. Dr. Hamdullah ÇUVALCI, akademisyenlerimizin bilimsel başarısını tebrik etmek amacıyla Rektörlük Senato Salonu’nda Basın Toplantısı düzenledi. Basın mensuplarının ve akademisyenlerimizin katılımıyla gerçekleştirilen ve projelere ait derinlemesine bilginin aktarıldığı toplantıda yaptığı konuşmada Rektörümüz, proje esaslı bilimsel üretimin önemine vurgu yaparak “2021 yılında Araştırma Üniversitesi, 2022 yılında da Tam Akreditasyon statüsünü kazanmış olan Karadeniz Teknik Üniversitesi elde ettiği bu çift etiket ile marka değerini daha da ileriye taşıyacaktır. Üniversitemiz gerek araştırmaları gerekse uygulama ve araştırma merkezleri ile bir çekim merkezi olma yolunda önemli mesafe almıştır. Gerek ulusal gerekse yurt dışından gelen yabancı öğrenciler stajlarını merkezlerimizde yapmaktadır. Ar-Ge alanında kamu kurumlarımızla olan iş birliğimiz de önemli boyutlara ulaşmıştır.” sözlerine yer verdi.
Prof. Dr. F. Sena SEZEN’in “Hedefe Özgü Pan-Kanser Terapiler: Pan-Ter” başlıklı projesinin amacı, moleküler ve hücresel kökenli biyoteknolojik ilaç geliştirme teknolojilerinde uzmanlaşan bir mükemmellik ağı kurarak farklı kanserlerin tedavisinde kullanılabilen “pan-kanser tedavi” monoklonal antikor (mAb) ilaçlar tasarlanması özelinde, kanser tedavisinde etkili olma potansiyeli gösterilmiş olan AXL ve PD-L1 monoklonal antikorlarının (mAb) antineoplastik ilaç olarak klinikte kullanıma uygun farmasötik form ve formülasyonlarının geliştirilmesidir. Çünkü günümüzde başta kanser olmak üzere diğer pek çok hastalığın etkin tedavisinde mAb’lar kullanılmaktadır. Terapötik etkinliği preklinik çalışmalarla gösterilen mAb`lar, tedavide kullanılabilecek ilaç haline getirilmek üzere özgün yapılarına uygun, stabilite ve etkinliklerini korudukları farmasötik formülasyonlarda hazırlanmaktadır. Bu formülasyonların hazırlanması, ilaçların fizikokimyasal ve diğer özelliklerindeki farklılıkları nedeni ile uygun yardımcı formülasyon bileşiklerinin belirlenmesini, optimize edilmesini gerektiren yoğun ve kritik bir Ar-Ge süreci gerektirmektedir. Stabil ve kaliteli bir bitmiş ürün haline getirilmesinin yanında önemli olarak güvenli, üretimi ekonomik, nihai kullanıcı (hasta) tarafından kullanımı ve uygulaması kolay ve ticarileşebilen özellikleri taşıması da önem arz etmektedir. Proje sonunda, her iki mAb için terapötik ürün haline getirilme aşamaları tamamlanmış olacak ve bu sayede ülkemizde üretimi olmayan kanser tedavisinde etkili terapötik mAb ve dünyada henüz bitmiş ürün halinde üretimi olmayan terapötik bir mAb için formülasyon aşamaları tamamlanarak teknolojik ilerleme sağlanacaktır.
Prof. Dr. İlhan ALTINOK’un “Balıklarda Görülen Laktokokkosise Karşı DNA Aşısının Geliştirilmesi” başlıklı projesi ile geliştirilecek pDNA aşısının, alabalıklarda hastalık yapan laktokokkosise karşı bağışıklık kazanımı ve dolayısıyla hastalık oluşumu ve yayılımınının engellemesi hedeflenmektedir. Elde edilecek aşı ile balık yetiştiriciliğinde laktokokkosis nedeniyle oluşan kayıpların büyük oranda azaltılması ve yetiştiriciliğin karlılığının artırılması beklenmektedir. Çünkü balık hastalıklarıyla klasik yöntemlerle mücadele genellikle yetersiz kalmakta ve çok maliyetli olmaktadır. Kullanılan antibiyotiklere karşı bakterilerde direnç oluşumu ya da kimyasal maddelerin çevre kirliğine sebep olması ise diğer istenmeyen durumlardan bazıları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, balık hastalıkları ile aşılamaya dayalı stratejiler kullanarak mücadele edilmesi, su ürünleri üretiminin güvenliğinin ve devamlılığının sağlanması açısından oldukça önem arz etmektedir. Bu projenin, Türkiye su ürünleri üretim sektörünün gelişmesine katkıda bulunması ve yerli aşı üretim çalışmalarına öncülük etmesi amaçlanmaktadır.
Prof. Dr. Mehmet ERTUĞRUL’un “Kuantum Çağlayan Lazerler, Aygıtlar ve Uygulamaları” başlıklı projesi ile Kuantum Çağlayan Lazerlerin (KÇL) yerli ve milli olarak üretilmesi ve sera gazı algılama, kanda üre tayini ve Directed Infrared Counter Measure (DIRCM) “Yönlendirilmiş Kızılötesi Karşı Koyma” gibi askeri uygulamalar için yüksek optik çıkış güçlü üç farklı KÇL üretimi ve prototip geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca proje ile ülkemizde yerli ve milli olarak ilk kez KÇL üretilmesi planlanmaktadır. Projede, sağlık uygulaması kapsamında kandan üre tayini ve çevre uygulaması için de Sera Gazı Emisyon Ölçümü yapılacaktır. KÇL’lerin askeri uygulamaları olarak Yönlendirilmiş Kızılötesi Karşı Koyma; hedefleme, işaretleme, nişan alma, uzaktan gaz algılama, patlayıcı tespiti ve kablosuz olarak düşmanın algılamasına imkân vermeden sis gibi ortamlardan etkilenmeyen haberleşme yapılabilmektedir. Bu sistem, bir diğer ifade ile DIRCM’ler, kızılötesi güdümlü füzelere karşı hava ve deniz platformlarının korunması amacıyla kullanılmaktadır. Askeri araca yönlendirilen füzenin kızıl ötesi algılayıcı başlığına KÇL’den çıkan lazer hedeflenerek füzenin kör edilmesi veya yanıltılması yoluyla bertaraf edilmesi sağlanmaktadır.
Kaynak: ktu.edu.tr